Bu da geçer yahu !

Bu da geçer yahu !

Rivayet olunur ki birinci dünya savaşı sonrası beş yıl işgal altında kalan İstanbul’da İngiliz, Fransız, italyan, Yunan askerleri sokaklarda ve caddelerde devriye gezerken Müslümanlarla dalga geçerler, Müslümanlıklarını alaya alırlarmış. Fiili karşılık verme gücü ellerinden alınan Müslümanlar dişlerini sıkmış, la havle çekmiş, başlıktaki sözü Arapça olarak vitrinlere asmaya başlamışlar.
 
Bu arada işgalcilere ve elbette fazlasıyla İngilizlere “hizmetlerine hazır” olduğunu bildirmek için sıraya girenler de çokmuş hani bürokrasiden, eşraftan, cephe kaçkını askerlerden ve yüksek kademede görev yapanlardan.
 
Geçti mi, bu da geçti elbette.
 
Cengiz Han’ın orduları tarafından 13. Yüzyılda Müslümanların hükümran olduğu Mekke, Medine, Kudüs şehirleri, Suriye, Mısır, Tunus ve İspanya devletleri hariç Türkistan, İran, Irak, Afganistan, Hindistan, ön Asya (Türkiye) ülke toprakları dahil işgale uğramış, buralarda siyasi birlik dağılmış, insanları kıyıma, şehirleri yıkıma uğramıştı.
 
Avrupalılar ve insanlar diyorlarmış ki artık İslam dünyası 1000 yıl bir daha kendine gelemez, düşünce ve kültür hayatını bir daha toplayamaz, şehirlerini mamur edemez, siyasi birliğini sağlayamaz.
 
İşler tam tersine gelişmiş, çok kısa sürede her şey yeniden düzelmeye, daha önce olmadığı kadar düşünce ve kültür hareketleri gelişmeye başlamış, şehirler yeniden inşa edilmiş, siyasi istikrar sağlanmış, İslam temelli birlik daha da güçlenmiş. Ve 15. Yüzyıl geldiğinde Moğollar Müslüman olmuşlar.
 
Geçmiş mi, o da geçmiş yani.
20. Yüzyılla birlikte Modern ve postmodern dalga, neo-liberalizm, sekülerlik, kapitalist yayılma ve yağmalama, özgürlük, demokrasi ve insan hakları sloganıyla Batı, İslam dünyasını fikren, zihnen, iktisaden ve siyaseten işgal etmiş durumda. Haçlı seferlerinde fiilen ve askeri olarak başaramadıklarını bu defa fikren, ideolojik olarak, düşünsel bazda, siyaseten ve iktisaden başardılar.
 
İslam düşüncesi ve kültürü, İslam itikadı ve yaşam tarzı, İslam temelli siyasi birlik dünya tarihinde hiç bu kadar darbe yememiş, Müslümanlar dinlerinden şüpheyle hiç bu kadar komplekse kapılmamışlardı. Çünkü bu işgal bağımsız şehir, ülke, devlet bırakmadı, tümünü kuşattı.
 
Moğollarla kıyaslanırsa bu saldırı hem bütünsel hem de fiili değil düşünsel, fikri ve itikadi çapta gelişti. Bu Manzaraya bakılırsa kıyamet kopuyor zira bizzat dindarlar İslamı Hıristiyanlaştırıyor.
 
Bu devrin de Tusi’leri, Rumi’leri olacak. İşbirlikçileri olacak. Her kademeden hizmetlerini sunmak için yarışa girenleri olacak elbet.
 
Geçer mi, elbet bu da geçer. Moral bozmaya, ümitsizliğe kapılmaya gerek yok. Başımıza ne geldiğini bir kez anlayalım yeter. Bizden göründüğü halde hasımlarımıza hizmetlerini sunanları bir kez tanıyalım yeter.
 
İman edip salih amel işledikçe bizden öncekilere gelen gaybi yardım sonucu onların elde ettikleri hükümranlık, bize de gelecek. Yeter ki bu coğrafya salih ameli bir kez yapmaya başlasın. Düşünce alanında, fikriyatta yediklerini geri kussun.
 
Geçer, bu da geçer yahu.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir