Alternatifçilere

Alternatifçilere

1: Zavallı; zihnen dönüşmüş, bilgi bilim anlayışı değişmiş, değerleri ve yaşam biçimini zamanın ruhu belirlemiş ama bunun farkında bile değil.

Zamanı ve şartları hakikat sanmış, değişimi modern biçimiyle kabullenmiş, verili değerlere dayanarak İslamı yeniden değerlendiriyor. Reformcu deniyor bunlara hani teolog ya; hümanist, evrenselci, aydın. Kitabı yeniden, yeni akılla eleştirel olarak okuyacak ya, tanrılaştırdığı aklı ona doğruyu gösterecek.

Sermayeden, mali ve reel kapitalizm yahut küresel düzen denen şeyden haberi yok; nasıl bir dünyada yaşadığının farkında dahi değil. Günlük hayatını neyin kurduğundan, kararlarını neye dayanarak verdiğinden bihaber.

Batı karşısında ezik. Üçüncü dünyacı bide. Mecburen kompleksli. Taklitçi ve tercümeci. Çünkü öğretmeni batı. Dolayısıyla:

Başına her ne hal geldiyse, geliyorsa suçu kitabın yanlış okunmasından, sünnete uygun yaşamdan, gelenekten biliyor. Geri kalmışız; ilim teknoloji üretemiyor muşuz, kalkınamıyor güçlenemiyor muşuz, refaha ulaşamıyor özgürleşemiyor muşuz..

İslam tarihine ve kültürüne alabildiğine yabancı olduğu için hasım kesilmiş, efendisinin kulağına fısıldadıklarını hakikat sanıyor, papağan misali tekrarlayıp duruyor aynı şeyleri..

Böylelerine İslamdan bahsetsen; tabiat, akıl, toplum ve insan dışından gelen vahyi hakikatten ve kulluktan bahsetsen, usulden, iman amel bütünlüğünden, dünya hayatından, nesillerin sınandığından, Allah’ın iradesi kulun tercihinden vs, hemen celalleniyor ve:

Alternatifin ne diyor! Projen var mı projen diyor! Mühendis kafalı ya, her şeyin planlanabileceğini, ayarlanabileceğini baştan kabul etmiş!

2: İslami tarihte Müslümanlar, iktidarlar ceberrutlaştığında, zulme saptığında, baskıya yöneldiğinde devletten uzaklaştılar. Devlette görev almayı itikadi mesele yaptılar.

Buna karşılık kendi işlerini devletten bağımsız olarak kendileri gördüler. Cemaat halinde yaşamlarını sürdürdüler. İlimlerini ürettiler. Akıllarını, dinlerini ve nesillerini korudular. Direndiler. Devlete yakın olanlardan uzak durdular. Onlara güvenmediler.

3: Siyaset, kudret ve gücün kaynağı olarak her şeyi belirleyen bağımsız bir kategori olduğunda, İslamdan kopuk özerk yapıya dönüştüğünde sekülerleşir. Doğal olarak zalimleşir.

Modern çağda siyaset bireyi cemaatinden, ailesinden, geleneğinden kopartarak tek başına bırakan, onu doğrudan devlet ve bankayla muhatap eden bir devlet yapısı yaygın. Bunun farkında mıyız? Oysa:

İslamda siyaset, tıpkı namaz gibi, helal kazanç gibi, nikahlı aile yapısı gibi, komşuluk hukuku gibi İslam fıkhına tabi bir bölümdür. Diğerleri gibi sınırlıdır. İktidar sahipleri de her Müslüman gibi aynı dini kurallardan sorumludur. Her şeye karışan, her işi tekeline alan bir devlet yoktur.

4: Alternatif mi dediydiniz! Bu dünya sizden ibaret değilse, geçmiş zaman ve şartlar ilkel şimdikiler mükemmel değilse yani ilerlemeci bir tarih ve sosyal hayat kural olmamışsa, zamanınızın ruhu ilahlaşmamışsa, kalkınma, refah ve mutluluk bu dünya ile sınırlı amaç ve hedefe dönüşmemişse,

Her nesil gibi siz de imtihan oluyorsunuz demektir. Geçmiş geçmişte kalmamıştır, ibret olarak önünüzdedir. Sıranızı adam gibi savmaya bakın!

Güç, kudret, hükümranlık Allah’ın elindedir. Devran ettiriyor. Her hal ve şartta nesilleri sınıyor. Hali ve takdiri kıyaslamıyor, Allah’tan razı olmuyor musunuz? Öyleyse Allah sizden niye razı olsun?

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir