"İlk Köpeği Vermeyecektim!"

"İlk Köpeği Vermeyecektim!"

 
Şiddetli bir kış mevsimi, tipi tufan her yanı kaplamış, yollar kapanmış, her yer bembeyaz.
Varlıklı bir Rus kasabalısı yakın beldeye gitmek zorunda kalmış. Uşakları kızağı hazırlamış, sıra sıra köpekler çift sıra halinde önlü arkalı dizilmiş, kızağı çekecekler.

Adam kalın giysileri kuşanmış, silahını doldurmuş ve yola koyulmuş ama tedirginmiş, yolu kaybetmek, hedefe varamadan donup ölmek var işin içinde.
Bu duygular içinde yolu yarılamış ama istikameti şaşırmış, tahmini istikamette gitmeye başlamış. Vakit ilerlemiş hava kararmaya yüz tutmuş bu arada.
Çok geçmeden kurt sürüsü sarmış etrafını. Silahını doğrultup ateş etmeye başlamış. Vurduğu kurtlar kanlar içinde karlar üzerine yatarken diğer kurtlar yaralı olanı yemek için geride kalıyormuş ama çok sürmeden tekrar adamın peşine düşüyormuş. Böyle böyle kurşunları bitmiş.
Adam düşünmeye başlamış, gideceği yere yakınlaştığını hesaplamış. Köpeklerden bir kaçını kurtlara verirse onlar oyalanır, kalanlarla hedefe varırım diye kararlaştırmış.
Kızak çeken köpeklerden birisini çözüp yem olarak vermiş kurtlara, kurtlar o köpekle oyalanırken adam kalan köpeklerin çektiği kızakla yol almaya çabalıyormuş.
İlk köpeği yiyen kurtlar arkadan yetişmiş. Bir köpek, bir köpek daha derken yol bitmemiş ama köpekler bitmiş.
Sıra adamın kendisine geldiğinde ufukta gideceği yerin ışıkları görünmüş ama bu halde oraya varmak ne mümkün. Kızağı çekecek köpek kalmamış çünkü. Yaya gitmesi de mümkün değil.
Adam demiş ki, ‘ben ilk köpeği yem olarak vermekle büyük hata ettim. Onu vermeyecektim. Şimdi ölümü hak ettim!’
Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir