Sembolik Dindarlık

Sembolik Dindarlık

İman-amel ilişkisinde bi uyumsuzluk yahut ikisi arasındaki bağlantı kopmaya başlayınca, müminin enfusi/şahsi/içsel hayatını düzenleyen iman unsurları onun afaki/ahlaki/toplumsal hayatını düzenlemez olur.

İman unsurlarıyla toplumsal hayat bütünleşmiyorsa burda bi sorun vardır denir. Denmelidir. Çünkü öz şekli belirler, şekil özü korur.

Mahiyetten, içerikten, özden yoksun şekil veya semboller takvaya dönüşürde özü belirlemeye başlarsa, burda daha büyük bi şey vardır denir, denmelidir.

Bu çelişkiyi yaşayanlar doğru olanı işitmez de kendilerini “haklı” çıkartacak muhtelif sebeplere sarılacak olursa, onlara da denir ki:

Kureyş suresinde bahsedilen “bir kavme/topluma onca nimet verildiği halde Allah’a neden ibadet etmezler” uyarısı veya

“Yapmadıkları şeyi neden söylerler” hakikati/tokadı ‘siz’ gibilere duyurulmuş/vurulmuştu denir. Öyle midir? Öyledir öyledir..

Yahudi milleti “az bi süre ateşte yandıktan sonra cennete gideceklerine” iman ettiler. Hıristiyan milleti “İsa mesihi rab bilip vaftiz olduktan sonra cennete gideceklerini garanti ettiler.”

Bu iki bozuk/sapık/tahrif edilmiş inancı düzelten Kur’an, İslam Milletine doğrusunu yeniden öğreterek “umut ve korku arasında bi yerde durmalarını” bildirdi. Kendilerine öğretilen sahih inancı terk edip kitap ehline dönen Müslümanlar ne zamandan beri kendilerine “cenneti garanti” ettiler dersiniz?

Yazıya girişte bahsettiğimiz iki şey arasındaki bağ ve uyum koptuğundan beridir deriz!..

Müslüman çoğunlukların yaşadıkları beldelerde “ileri gelenler” idari, iktisadi, hukuki ve ahlaki yaşam biçimi olarak imani unsurlara dayalı peygamberin sünnetini tatbik ederek ayakta tutmak yerine kitap ehlinin inancını ve “sünnetini” örnekliyorsa, bi dakka burda ters giden bi şey var denmez mi? Denmemeli mi?..

Gayr-i Müslimler fırsat ve imkan bulduğunda, ama illaki politik nedenlerden ötürü Müslümanların şekil ve sembollerine sataşır; öteden beri böyledir bu.

Aynı politik sebeplerle o sataşmalara tepki vermesi için ahaliyi motive edip etkinlikler düzenletenlere bakınca neler oluyor yahu, neden öze, esasa müteallik şeylere değil de şekil ve sembollere bu tepki denmez mi?

Buna da mı tepki koymayalım diyecek olunursa, ‘geçti Bor’un pazarı sür eşşeğini Niğde’ye’ demek yahut yazıdan bunu mu çıkartıyorsan demek vacip olmaz mı? Dikkat buyrulsun bu işte bi iş var; evet bu işte bi iş var demeye çalışıyoruz. Tıpkı bu ülkede %99 Müslüman yalanıyla çevirilen dolaplar gibi. Bu da benzer bi şey değil mi? Söylem ve gerçek arasındaki uçuruma bakınca anlaşılmıyor mu?

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir