Devlet-Şirket

Devlet-Şirket

İttihatçılar iktidardayken Avrupalılar Osmanlı ülkesi için “Enver-land” derlermiş. Bu benzetme “Neder-Land”, “Doutsch-Land”, “Swıtzer-land” ile eş değer değildir, benzerlik yoktur.

Son terimler “toprak ve onun üzerinde yaşayan halka” gönderme yapar, “… ların ülkesini” ifade eder. Enver-Land terimiyse, ‘Enver’in ülkesini/özel mülkünü/tek söz sahibi şirketini’ ima eder…

Ülke ve halkın ‘devletle’ denenle ilişkisi nedir? Bir toprak parçasını alelade toprak olmaktan çıkartıp orasını yurda/vatana çeviren, ikamete dönüştüren halktır. Halk, kendisini toplumsal varlığa dönüştüren dini, ideolojisi neyse, ona dayanarak bir yönetim, devlet kurar. Devlet, toplumsal ve idari işleri belirli bir hukuk dahilinde düzene sokmak içindir.

Devlet, ülke ve halka kıyasla ikinci derecededir; aslolan değildir. Çünkü varlığı, başka şeyin varlığına bağlı olandır. Yani devletin halkı olmaz, halkın devleti olur. Devlet şeklinin hanedanlık, krallık, cumhuriyet olması, halkı bir ve bütün yapan ideolojiyle irtibatlıdır…

Devlet, soyut bir varlıktır. Yasa ile cisimleşir. Kurumları ve bürokrasisi ile ortaya çıkar. Başkan, Başbakan, lider, şef gibi adlarla anılan yönetici, yardımcılarıyla birlikte devlet olmayıp, yasaları uygulamakla vazifeli halkın temsilcisi, memurlarıdır. Ordu, emniyet, istihbarat, maliye gibi devlet güç ve imkanlarını yasal sınırlar içinde kullanır…

“Ben yasalara sadık kalmak için yemin ettim başkana değil” diyerek ABD başkanı Trump’ın ‘yasaya aykırı’ emrine uymayan ABD genel kurmay başkanı, pentagon, yüksek yargı ve Washington valisi bu hususta iyi bir örnektir. Varsa şayet bir ‘kutsallık’, devletin kendisinin değil ‘yasalar, ülke ve milletin’ kutsallığı söz konusudur…

Devletin kutsallığı fikri yahut kültürü, ‘devlet adamının’ yahut ‘devlet büyüğünün’ de kutsallığını doğruyor. Bu bir siyasi gelenektir; Sümer, Pers, Roma, Osmanlı geleneğidir, cumhuriyete de geçmiştir. Bu gelenekte devlet, halkın dışında ve üstünde örgütlenir, merkezi ve bürokratik bir iktidar tesis eder. Devlet toplum ilişkisi, toplumdan devlete doğru değil, devletten topluma doğrudur. Bu ilişki, kapitalist sistemdeki ekonominin halk için değil, halkın ekonomi için olduğu ters ilişki gibidir…

Peygamberine tapmayan bir İslam milleti, devlete, devlet adamına, devlet büyüğüne tapabilir mi? Lider kültü oluşturup atalar tapıcılığını ihya edebilir mi?

“Kim ki Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür. Kim ki Allah’a tapıyorsa bilsin ki o ölmez, diridir. Diri olanın halifesi olmaz” diyen Hz Ebu Bekir ne diyordu? Kendisine biat edilen ilk Halife, kimin halifesiydi? Kendisini kime hesap vermekle yükümlü tutuyordu?…

Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar kendilerine ait olmayan farklı devletler, yönetimler içinde de var oldular. Müslümanlar, kendilerini ve dinlerini devletsiz de muhafaza ve müdafaa ettiler. Bunu nasıl becerdiler? Devlete yükledikleri anlam, verdikleri değerle…

Devlet-şirket benzetmesinde bir iki minik benzeşmeler kurulabilir, ama devlet, varlık gerekçesi, muhteva, amaç, yöntem, yönetim, sahiplik, hesap verebilirlik vs bakımından kendine hastır.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir