Darbeler Üzerine

Darbeler Üzerine

Tarihte küçüklü büyüklü nerde bi toplu yaşam olduysa, orda hep darbeler olmuş; bi şekilde olmuş.

En temel sebep; muktedirin iktidarı paylaşmaması, yönetimde adaleti gözetmemesidir. Elbette iktidar olmanın güç ve imkanlarını ele geçirme, hükmetme hırs ve arzusunu tatmin etme, son sözün sahibi olarak ilahlık yapma duygusu da etkendir. Dolayısıyla niye ben yahut biz değil de o yahut onlar fikri tahrik edici unsur olarak devrededir…

İktidar olmak, emretme gücünün kaynağı olduğu için ne kadar müthiş bi gurur kibir ve şatafat kaynağı ise, o kadar da riskli kanlı ve kelleyi koltukta taşıtan bi ‘yüceliktir.’ Bi taraftan, etrafta muktedirin kulları ve beslemeleri onu ilahlaştırırken, öte tarafta iktidar hırsıyla yatıp kalkan muhaliflerin fırsat ve imkan kolladığı ‘iştir.’

Darbeler, iktidar olma ve değiştirme işi için üretilmiş değişmez bi yöntem olageldi; aileden şirketlere, çıkar gruplarından ideolojik örgütlere, partilerden kurumlara kadar her yapısal kademede kullanıldı. Darbeler, duruma göre para, vaad, strateji, plan ve militarist güç gerektirdiği kadar, içerde hak ettiğinden mahrum kaldığını düşünenlerle ittifak kadar, dışarda daha iyi şartlara ikna edilmiş müttefikler de gerektirir.

Gerekli şartlar ikmal edilmeden başarılı bir darbe gerçekleşmez. İdeolojik temelli darbeye kalkışanlar dahi şartları olgunlaştırmadan ortaya çıkarsalar, her başarısız darbecilerin başına gelenlere katlanırlar…

Bütün toplumu ve grupları alakadar edeceği için siyasi darbeler diyelim, eskiden yalnızca saraylarda, saraylılar arasında yapılırdı. Bu türün sonuçları ahaliyi çok enterese etmezdi çünkü ahali için kimin iktidar olduğu fark etmezdi. Nihayetinde ‘semer’ hep yönetilenlerin sırtındaydı.

Cumhuriyet yönetimleri ve demokratik devletler çağı geldiğinde darbeler, herkesi ve her şeyi enterese eder oldu çünkü artık devletler, toplumu sadece yönetmiyor, kaynak ve imtiyaz tahsisi yaptığı kadar, toplumun kılcal damarlarına kadar her şeyi etkiliyordu.

Bu yapılara geçiş ve yapı içindeki değişimler genelde burjuva sınıfının marifetiyle olageldi; darbelerle monarşilerin ve müttefiklerinin kökünü kazıyarak iktidar olan bu sınıf, iktidar yahut egemenlik denenin niteliğini, niceliğini, etkisini ve alanını, her yere ve her işe yaydı. O sebeple cumhuriyetlerin tümü kanlı darbelerle kurulmuştur. Demokrasilerdeyse ince ayar darbeler yapılmaktadır..

Endüstriyel yaşama ve finansal mekanizmalara geçişi niteleyen modern toplumsal siyasal yapı aşamasının darbeleri, ekonomik gücün saçağında toplanmış askeri zorbalıkla yapılırdı. Postmodern aşamada her şey taklit merkezli kurguladığı için, darbeler de mecburen taklit gibi yapılır oldu. Biz Türkler bunu 2007 darbesiyle tecrübe etmişizdir.

Darbeler artık siyasi ve ekonomik sistem mekanizmasında kilit yerlere temasla gerçekleşiyor. Bu sebeple zora dayalı darbelerin vazgeçilmezi askerler yerine siviller geçti; küresel siyasal ve ekonomik sisteme muhalif olanlara karşı demokratik darbe yolları açıldı.

İki şeyi hatırlatıp bitirelim: İlkinde darbelerin, ekonomik model değişiminde küresel proğramının uygulanabilmesi acı reçetelerin kabulünü gerektiriyordu, buysa darbeci politik desteği zorunlu kılıyordu. İkincisi, öyle ya da böyle iktidar denen şey bi darbe gerektiriyordu; bunun askeri zor gücüne dayananıyla, demokratik ideolojik yoldan ikna edileni arasında nitelik farkı yoktu…

Kişisel, kurumsal veya küresel olsun iktidar denenin kuramsal tasarımı ve pratik uygulamasında iş gelip iktidarın hangi yolla elde edildiğinden çok nasıl kullanıldığını daha önemli hale getiriyorsa, işin bu yanını konuşmak daha önemli olabilir.

Bu yargı modern akla, sisteme, şekle ve vaadlere fazla değer verenlerin hoşuna gitmese de, iktidar sınıfı ve zümrelerini rahatsız etse de, iktidarlar bu yanıyla da değerlendirilebilir. İktidara gelenlerin kendi iç taraftarlarına ve dış müttefiklerine nasıl davrandığından çok, muhaliflerine ve farklı olanlara nasıl davrandığına bakmakta önemli olur çünkü.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir