Hepimizi Tuzcu Yaptılar

Hepimizi Tuzcu Yaptılar

Pazarlamacının biri, özel otosunda ailesiyle birlikte tatilden dönüyormuş. Sigarası bitttiği için güzergahtaki ilk kasabaya uğramış, bakkal arıyor. Girdiği ilk bakkal tamamen tuz doluymuş, bırakın sigarayı başka bakkaliye malzemesi dahi yokmuş.

Yanlış girdim herhalde deyip ilerlemiş. İkinci, üçüncü derken tüm bakkalları tıka basa tuz dolu olarak görmüş. Doğal olarak meraklanmış, sonuncusuna sormuş:

‘Sizin buralarda balık, konserve, donmuş gıda vs işleri çok mu gelişmiş ki salamura için her bakkal tuz satıyor?” Aldığı cevap ‘ne gezer hemşerim, bi zaman buradan bir pazarlamacı i..nesi geçti, hepimizi bi hevese soktu, hepimiz tuzcu olduk.’..

Kıssadan hisse:Türkiye’den bi zamanlar becerikli, ideolojik ikna gücü yüksek, özellikle Müslümanları fikri planda müthiş heveslendirecek pazarlamacılar geçmiş belli, ki neredeyse tüm Müslümanlar benzer aynı kavramları, düşünceyi ve fikri savunuyor; küresel düzene uyumlu sosyal toplumsal sistemi ve talepleri alıp satıyor..

Müslümanlar içinde, toplumsal olaylara ve gelişmelere herkesin baktığı yerden değil de Müslümanca bakabilir ve konuşabilir niye İslam hukukçusu siyasetçisi yok; iktisatçısı toplumbilimcisi yok; tarihçisi sanatçısı yok. Niye herkes “Kur’an’cı”, her taraf Kur’an allamesiyle dolu.

Dolayısıyla herkes ilahiyatçı, herkes teolog. Böyle olunca ortalıkta mistik bir İslam dini yaygın. Böyle olduğu için midir, ki sosyal toplumsal hiç bir problem İslama dayalı olarak çözülemiyor, modern kuram ve pratiğe göre çözülüyor.

Bu sebepledir ki Müslüman aklı, cemaat pratiği, iktisadi ve siyasi modeli olması gerekenden hareketle değil de, olgu ve reel gerçeklik içinden hareketle düşünülüp pratik ediliyor. “Seküler hukuk, demokratik siyaset, liberal serbest ekonomi, insan hakları” paradigması içinden çözülüyor.

Bir zamanlar Türkiye’den geçen ideolojik pazarlamacılar kimler idiyse müthiş ikna sağlamış, başarı göstermiş olmalılar; şapka çıkartılır!..

Derler ki “akıllı insanlar olayları ve gelişmeleri daha baştan görür, orta zekalılar olayların sonucuna bakarak akıllanır.” İki kategorinin dışında kalanlarsa “gönüle, umuda ve cüzdana hitap edenlere” aldanır. Bari olayların neticesinden hareketle olsun akıllananlardan olalım.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir