Faşizme El Salla

Faşizme El Salla

“İstisnayı kim belirliyorsa egemen olan da, hükmeden de, emreden de odur. Kuralı koyan da. Tanrı da. Çünkü istisna kuralı hatırlatır ve yaşatır.”

Dünya, özgürlükler rejimi olarak yutturulan demokrasinin kendi içinden sıklıkla faşizmi çıkarttığını, bunun da istisna olduğunu duymaya, görmeye, yaşamaya şerbetlidir.

Faşizmi istisna olarak gösterenler bu sayede ancak demokrasiyi yüceltebildiler..

Şu tespiti yapalım önce: Demokrasinin demokrasi olduğu ancak şartlar zorlaştığında, kritik zamanlar yaşandığında ortaya çıkar. Yoksa normal durumlarda faşistlerde, diktatörlerde demokrattır.

Corona virüsü bahanesi tüm demokratik rejimlerin aslında birer faşist rejimler olduklarını bi kez daha açığa çıkartıyor..

Bakmayın halk sağlığı, yaşam hakkı, serbest çalışma ve dolaşım özgürlüğü için koruma tedbirleri gibi türlü bahanelere; bu sayede özel kamusal haklar ve özgürlükler kısıtlanıyor mı kısıtlanmıyor mu, ona bakın.

Kim karar veriyor bunlara? Hükümetler, iktidarlar. Bunların haklı olduklarını kim söyleyebilir? Kendileri ve satın aldıkları medyatör, bilimci, sanatçı, sivil propagandistleri.

Kim karlı çıkacak bu işten? Sermaye ve şirketler. Kim zararlı çıkacak burdan? Yeni vergi zamlarını yüklenecek olan yoksul halk, işsizler ordusu, asgari ücretliler ve emekliler..

Karar vericiler aslında ne demiş oluyor? Halk cahil, yobaz, aptal. Ergen değil. Aklı fikri yok. Yaşam hakkını ve sağlığını koruyamaz.

O sebeple ‘biz’ devreye girip halkımız için gerekli ‘fedakarlığı’ yapacağız. Halkımız da koyacağımız istisnai kurallara uymalı.

Yani, her işte olduğu gibi bu virüs salgını hikayesinde de halk namına iktidarlar, hükümetler karar veriyor. Ve bi sürü yasakla yeni istisnalar belirliyor..

Biz ülke olarak bu tür istisnai hali çokça tecrübe etmişizdir. Cumhuriyeti kuranların halka rağmen yaptıkları inkilaplar, İzmir suikastı ve benzerleri, İstiklal mahkemeleri, yasaklar.

Daha sonra askeri darbeler, sıkı yönetim uygulamaları, sokağa çıkma yasakları, işkenceler ve idamlar, (adı üstünde halkına karşı devletini kollayan) devlet güvenlik mahkemeleri. Daha da sonra post modern darbeler, özel yetkili mahkemeler, olağanüstü hal, khk’lar, grev yasakları..

Hangi iktidar olursa olsun değişmeyen şey, politik iktidarı ve onun destekçisi elit bi ekonomik sınıfı koruyup kollama, bunun için yapılıp edilen onca hukuksuzluklar, yasaklar; ortaya çıkan yoksulluk yolsuzluk ve cehalet; herkese ait olduğu halde yağmalanan kamusal mülkiyetler; kirletilen ve tüketilen doğa ve içindekiler..

Aptal anarşistler, salak ateist ve deistler “iktidar kötüdür, mutlak iktidar mutlak kötüdür” numarasıyla her tür otoriteye karşı çıkarken aslında

Kapitalist sermayenin ve demokratik faşistlerin ekmeğine ballı kaymak sürdüler.

Oysa bu aptalları ve salakları istihdam edenler bu sayede “Allah’tan, kitaptan, peygamberden, şeriatten ve ahlaktan” kurtuldular. Devletin yakasına yapışıp ‘sen ne yapıyorsun’ diye hesap soracakları ortadan kaldırdılar.

Musa’nın takipçileri olsaydı Firavun “Mısır’ın mülkü benim değil mi, burda yaşayanlar benim kullarım, ben de onların en yüce tanrısıyım” diyebilir miydi?..

Özetle; demokrasi içinde organik gıdalarla beslenen faşizmin ayak sesleri daha şiddetli duyuluyor. Gerisi malumdur,

Cahil, aptal, gerici halkı ‘adam etme’ vazifelisi demokratlar, istisnai kuralları yürürlüğe koyacak.

Yerseniz!

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir