‘Erken Ya Da Geç Evlilik

‘Erken Ya Da Geç Evlilik

1: Dünyanın hemen her toplumunda tarihsel zaman ve sosyal şartların ürettiği, şartlara göre değişkenlik arz edebilen gelenekselleşmiş uygulamalar

Roma Devlet yasalarına yahut Katolik olsun Protestan olsun Kilisenin buyruklarına

Sultan Halifelerin örfi yasaları yahut İslam hukukunun şeri hükümlerine vs dayanırdı.

Gelenekselleşen uygulamalar, dayandıkları seküler yasa yahut ilahi kurallara göre oluşmuş toplumsal yapı ve siyasal düzenin birer sonuçlarıydı. Onların her birisi kendince toplum inşa ettikleri gibi aile yapısını ve düzenini de belirlemişlerdi.

Velakin dayanağı seküler olsun ilahi olsun hiç biri, biteviye tek başına belirleyici, sadece kendisi düzenleyici referans kaynağı olamamıştır. Her biri, toplumda yaşayan farklılıklar sebebiyle aynı zamanda ve aynı toplumda yaygın yahut değil birlikte uygulanagelmiştir.

Günümüz modern tekçi toplumsal yapı ve seküler yasaların hükümran olduğu çağda dahi o farklı uygulamalar devam etmektedir.

2: Aile yapısı, düzeni, geniş yahut çekirdek aile dediğimiz erkekli dişili birlik, sosyal ve iktisadi şartların etkisiyle, aynı hanede yaşayan aile üyelerinin sayısının azlığı yahut çokluğu kadar, miras, velayet, dulluk, yetimlik gibi önemli hususlar bundan etkilenmekteydi.

Erken veya geç evlilik, namus ve koruma, evlilik öncesi cinsel ilişkiler, bu ilişkilerden doğan babasız çocuklar, çocukların velayeti, anne karnında yahut doğumdan sonra çocuk ölümleri vs gibi çok temel konular da,

Seküler yahut dini inanç temelli uygulamalar, gelenekselleşerek ortaya çıkan sorun tanımı ve çözümleriyle farklılık gösterse de, tüm sorunların ekonomik şartlarla ve düzenlerle çok daha irtibatlı olduğu söylenmelidir.

3: Ancak adil bir siyasi düzende söz konusu olabilen normal serbest pazar ekonomisinde ağırlıkı olarak,

Her aile küçük bir işletmedir, bağımsız geçim kaynaklarına sahiptir. Bu sebeple üç nesil bir arada yaşar. Hane sayısı kalabalık, çocuk sayısı fazladır. Erken evlilik, özellikle akraba evliliği, baba soylu velayet, mülkiyetin devamlılığı ve mirasın paylaşılmaması, sorunsuz dulluk, dayanışma ve ataerkil bir hiyerarşi söz konusudur..

AKP’nin de istikrarını sürdürdüğü kapitalist nitelikli serbest pazar ekonomisi tecrübesinde de görüleceği üzere endüstriyel toplum, seküler siyaset modelin ağır bastığı şartlarda

Köylü toplum yoktur, kentlere yığılmış bireyler söz konusudur. Bunlar kendi işinden çok başkalarının işletmelerinde, bürolarında, çiftliklerinde, resmi dairelerde çalışırlar. Bu şartlarda

Emeğini, bilgi ve becerisini satarak ancak karnını doyurabilen bireyler, markete mahkum kadın ve erkek, evlenmek için birikim yapmak zorunda kalındığı için geç evlilik, dışardan evlilik, çekirdek aile, az çocuk söz konusudur.

Aynı şartlar evlilik dışı cinselliği, bu ilişkiden doğan babasız çocukları, velayetsiz çocukların katlini, iş imkanı bulamadığında iffetini satarak geçinen kadını ve doğal olarak ‘şiddet’ ve psikolojik ‘travma’ üretmektedir.

İki türlü uygulama ve sonuçları toplumdan topluma fark etmeden ama siyasi ve ekonomik şartlarla bağlı olmak kaydıyla dün de böyleydi, bu günde böyledir. Tarihte yeni bir şey yok.

4: Kur’an’ın nazil olmaya başladığı toplumsallıkta, köylü olsun şehirli olsun ekonomik duruma ve sosyal statüye göre değişkende olsa aile yapılarında, benzer uygulamaları ve sonuçlarını görüyoruz.

İlk gelen sure ve ayetlerdeki tavsiyelere, emirlere ve yasaklara baktığımızda

‘İffetin korunmasına, çocuğun babasının ve velayetinin açıklanmasına, anne ve babaya iyi davranılmasına, evlilik öncesi birlikteliğin yanlışlığına..’ vs dikkat çekildiğini görüyoruz.

Yukarda bahsedilen hususlar o toplumda da, komşu şehir ve ülkelerde de görülmektedir. Dolayısıyla

Bu tür uygulamalar doğulusu batılısı, güneylisi kuzeylisi, dindarı seküleri, tarihsel zaman dilimleri ve sosyal yapı ayırt etmeksizin var. Hep vardı. Hep var olacak.

İşin özünü ve şeklini belirleyen yahut değiştirense, modern hurafenin şartlandırdığı ‘ilkel toplum, avcı toplayıcı toplum, tarım toplumu, sanayi toplumu, bilişim toplumu’ gibi toplumsal şablonlarda yahut sosyal sınıfsal yapı ve statülerden çok

Siyasal düzenle, onun hükümran ettiği ekonomik sistemle doğrudan bağlantılıdır. Diğer faktörler de sebepler arasında sayılabilir fakat belirleyici değildirler.

5: Müslümanlar tarih dışı, zaman ve mekan dışı, siyasal ve ekonomik şartlardan müstağni insanlar değildir.

Bu sebeple bu gün olup bitenlere yabancı da değildir, ilk olmadığı için suprizle de karşılaşmamıştır.

Şu halde, günümüz reel sosyal, siyasi ve ekonomik gerçekliği ifade eden toplumsal şartlardan bağımsız olarak erken ya da geç evlilikten, çocuk sayısından, cinsellikten, evlilik öncesi ilişkilerden, velayetten, kürtajdan vs bahsederken bağlamını unutmaz. Zira sonuçlar belirli nedenlerden bağımsız değildir.

Şu halde Müslümanların kendi toplumsal model tasavvuru içinde şekillendireceği sosyo politik ve ekonomik şartlarla bağlı cemaat yapısı içinde teşkilatlanırsa,

Aile düzenini ve yapısını, kadın erkek ilişkisi ve çocuk meselesini, velayet miras, dulluk ve cinsellik gibi uygulamaları da kendince düzenleyebilecektir. Bunu

Ne olursa olsun yaşadığı sosyal gerçeklik içinde, diğerleriyle birlikte olduğu halde, diğerlerine rağmen kendilerini kendi değerleri ekseninde gerçekleştirerek var oluşlarını sürdürecektir.

‘Aklın, neslin, dinin’ muhafazası başka türlü olmadı, olmayacak.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir