Özel Araçta Sigara Yasağı

Özel Araçta Sigara Yasağı

Önce 1970’lerde yaşanmış iki kıssa:

1: Almanyada, her gün tonlarca süt üretip satan bir besi çiftliğinde çalışan Türklerden biri, bir gün patronuna süt satışını artırmak için başka bir teknik bildiğini, uygulaması için izin vermesini ister.

Çiftlik sahibi Alman buna sevinir, bilmediği bir tekniğin olduğunu düşünür, başarılı olursa ödüllendireceğini söyleyip bizimkine ineklerin yarısına uygulama yapmasını söyler.

Bizimkisi ertesi sabah üretilen sütlerin yarısına %40 oranında su katar. Böylece satışlar o oranda artacaktır.

O sabah heyecanla çiftliğe gelen Alman ne olduğunu öğrenince kafayı yer, böyle bir şeyi düşünen aklı anlayamaz ve üç ay psikolojik tedavi için hastanede yatar..

2: Türk komşularından biriyle Türkiye’ye tatile gelen Alman, otoyolda ters yönde giden araç sürücülerinin bazı yerlerde birbirine far yakarak, el işareti yaparak işaret verdiğini gördüğünde sorar, bu da nedir?

Bizimkisi, yolda radar olduğunu, trafik polislerinin ilerde çevirme yapıp ceza kestiğini, işaret verenlerin de bunu haber verdiklerini söyler.

Yurttaşlık vazifesi icabı gönüllü yasa koruyucusu olarak yetiştirilen Alman, gördüğü her hatayı anında polise ihbar eden bir kültüre sahiptir. Bu sebeple bu yapılanı anlayamaz, şok geçirir, adamı en yakın hastaneye kaldırırlar..

3: Parayı herkes sever Almanlar daha fazla sever çünkü, para orda çok zor kazanılır, kadını erkeği bir Alman bi ömür çalışmak zorundadır çünkü parasız kaldığında yoksul ve çaresizdir, ailesi ve banka dahil isteyeceği kimsesi olmayıp yapayalnızdır; dolayısıyla kuruşuna kadar onun parası kıymetlidir.

Polis orda bi Tanrıdır çünkü yetkileri alabildiğine geniştir, her kural hatasını anında cezalandırır..

(Ara geçiş olarak söylemeli ki) Almanya, 17 ve 18. yüzyılda sanayileşen Batı Avrupa’da iki tık geç kalmıştı; o sebeple geç ‘uluslaşmış’, şahsi menfaatini merkeze alan ‘özgür birey kültürüne’ de geç kavuşmuştu. 1800’lerin başında Fransızların işgali onları bilgi biçiminde farklılaştırırken milliyetçilikte dünya lideri yapacaktır. Bu şartlarda ‘bir Alman’ kimdirin cevabı ve hayat tarzı üretilir..

Parayı o kadar seven Alman’ın iki kıssada da görüldüğü üzere kazanma tercihi farklıdır ama o buraya kolay gelmedi. Yasaklarla da gelmedi.

4: Başkan Erdoğan’ın özel araçta sigara yasağı ‘buyruğu’ çok sürmedi uygulamaya koyuldu.

Bu yasak, yasağa gerekçe olan savunmanın çok ötesinde başka bi çok şeyi ifade eder; devletin, kamusal alan dışında neredeyse özel her alana da hükmetme cüreti göstermesi, o şeylerin en başında gelir.

Bi de yok mu sağlık bakanının ‘yurttaşlardan vazifeli yahut gönüllü, sivil yasak takipçileri’ veya ‘muhbir’ meselesini tartıştıkları beyanı.. Gel de kıssalardaki Almanların durumuna düşme!

5: İkinci kıssada Türk toplumunun kendine has bir kültürü söz konusudur; burda vatandaşın devletle münasebetine dair bir gösterge olduğu kadar, devlete karşı kendi içinde sergilediği ilginç bi dayanışma ve yardımlaşma ahlakı da söz konusu(ydu).

Bu kültürün değiştirilip her işte, her durumda, her şartta devletin tek müracaat yeri olmasına dönüştürülme girişimi başarılı olursa,

devletin hükmedemeyeceği hiç bi alan kalmayacak, tipik bi Alman olacağız. O zaman da fıtrat, sabah akşam su gibi içki içerek kendini uyuşturacak, isyanını içkiyle bastıracak.

Özel araçta sigara yasağının bu denli arka planı söz konusudur..

6: Almanlaştırma çalışmaları başarılı olursa birinci kıssadaki Türk ortaya çıkacak çünkü çiftlik sahibi Alman o kültürü ithal etmedi, yasayla da kazanmadı, nesiller boyu süren sosyo-politik ve iktisadi şartlar ona o kültürü ahlak edindirdi.

İkinci kıssadaki Almanın tepkisini bizde de olsun isteyenler buranın Türkiye olduğunu, Türkiye’de sosyo-politik ve iktisadi şartların ve kurumların Türkiye’ye has olduğunu unutuyorlar.

İttihatçılar, iktidarlarını muhkemleştirmek için benzeri bi çok yasakları devreye soktuklarında yıl 1910’lardı; Kemalistler buyurgan biçimde halkı modernleştirmek istediklerinde yıl 1920’lerdi.

Üçüncü Milenyumda Türkü Avrupalı yapma girişimi hala aynı yöntemle mi sürdürülecek? Şayet böyleyse biz daha uzun süre birinci kıssadaki kültürü yaşatmaya devam edeceğiz demektir!

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir