Marka, Fasonculuk ve Venhar Kur’an Evi

Marka, Fasonculuk ve Venhar Kur’an Evi

1: Kapitalist nitelikli milliyetçi/ulusalcı toplumsal örgütlenmenin veya rasyonel davranan birey temelli toplumsal hayatın; kendine has laik demokratik siyasal kültürü ve düzeni olur; bu ikisi birbirini tamamlar, uyuşur.

Serbest pazar ekonomisi de denen kapitalist düzende ‘telif hakları’ denen, tekelci sermayeyi ve soygun düzenini koruyan ‘lisans’ ve ‘patent’ hakları gibi tescilli haklar vardır. Bu sayede pazar piyasada ‘markalar’ tekelleşir; reklamcılar ve modacılar aracılığıyla tüketim toplumu; tükettikçe haz alan birey tipi insan üretilerek yaşatılır.

Markalar, devlet koruması altında yeşerip büyür; teşvikler, istisnalar, muafiyetlerle desteklenip önlerindeki yasal ve ahlaki engeller kaldırılır.

2: Markalar, yerel ulusal ve uluslararası düzeyde, sahip oldukları pazar hakimiyeti nedeniyle her sektörde üretim yapanları kendilerine bağımlı ‘fasoncu’ yapar, bunların bağımsız olarak pazara girip fiyatları bozmasını engeller.

Markaların pazar hakimiyeti ve piyasada tüketim tekeli nedeniyle kendilerine bağımlı kıldıkları fason üreticilerin kaderi baştan bellidir; ucuza çalışmak, ucuz işgücü, sömürülmek, iflas, yoksulluk. Dolayısıyla kendi olarak var olamamak.

Türkiyede son yıllarda finans piyasasında, gıda ve içecek sektöründe, tarım girdilerinde, otomotiv inşaat ve enerji tarafında olup bitenler gerçekte markaların hükümranlık çatışmasından ve kapitalist düzenin bildik rekabetinden başka bir şey değildir.

3: Birey, rasyonel davranan dolayısıyla kendi menfaatleri doğrultusunda tutum takınıp ilişkiler kuran, tüketerek haz alan bir insan tipidir; birey aynı zamanda refah peşinde ilerleyen laik kapitalist tüketici toplumun bir parçasıdır.

Kapitalist toplumun kendini yeniden üretmesi, yeni nesillerin bu toplumsal hayata sorunsuz şekilde katılması için eğitim sistemi olmazsa olmazdır. Bu sebeple

Siyaset, bir taraftan eğitim sistemini denetleyip kontrol ederken, bir taraftanda pazarın şartlarını sermaye lehine koruyup düzenlemeyi vazife edinir.

Eğitim sisteminden üç tip birey yaratılır;

Üniversite mezunları da dahil olmak üzere büyük çoğunluk okuma yazma becerisi ve uzmanlık kazanan, iş bölümü ve iş birliğini öğrenen, o haliyle geçimini sağlayan, statü elde eden, toplumsal ve siyasal kültür taşıyıcısı olarak iletişime geçen, aidiyet ve kimlik kazanıp sosyalleşen uzman bireyler;

Bu uzmanları eğiten ve yetiştiren, mesleki ve kültürel bilgi yanında sanatçı, edebiyatçı, politikacı, aydın gibi bireylere üst uzmanlık becerisi aktaran öğretici uzman bireyler ve;

Öğreticilere de öğreten ve yetiştiren uzmanlarüstü stratejist uzman bireyler.

Küresel dünya düzeni sonuncular eliyle yaşatılır, rasyonel ve laik bireylerden oluşan kapitalist tüketici toplumu yeniden üretilir.

Eğitim sistemi, dini eğitimler dahil seküler nitelikli olup ulusal devletlerin denetimi ve kontrolü altındadır. Her türlüsüyle uzmanlaşmış bilim, meslek, teknoloji, kurum vs sermayenin hizmetindedir.

4: Genel, yaygın ve etkin bu sistemden geçtiği halde, toplum içinde sistem karşıtı olarak var olmaya direnen farklı ve özel gruplar olur, bunlar özel bilgi üretimi ve özel ilişki biçimleriyle kendilerini muhafaza etmeye ve yeniden üretmeye çabalar.

Bu grupların üyeleri, kendi içinde örgütlenip kendi değerleri temelinde iktisadi, siyasi, hukuki işlerini çözemiyorlar, diğerleriyle kurdukları ilişkilerini aynı değerlerle yürütemiyorlarsa;

Toplumsal hayatta var olmak, sosyal hayatta nefes almak, iş bulma ve statü elde etmek ve meşruiyet kazanmak için ya, aldığı özel eğitimi unutmak ve özel ilişkileri bitirmek zorunda kalacak ya da, aldığı özel bilgileri reel toplumsal hayat gerçekliğine uyarlayarak değişip dönüşmek zorunda kalacaktır.

5: Bunca sözü niye ettik?

Kayseri’de ‘Venhar Kur’an evi’ adıyla faaliyet gösteren bir grup, genel toplumsal yapıya, sosyal ve siyasal hayata, bu hayatı reel gerçeklik kabul edip yeniden üreten zihinsel ve kültürel hakikate, itiraz şerhi koyup katılmayarak, Kur’an merkezli özel bilgi üretip özel ilişki kurma çabası gösteriyordu.

Bu grup bir süre önce ‘korsan’ yapı kurma, ‘merdivenaltı eğitim yapma’ ithamıyla yüzleşti.

Arkadaşların başlarına gelen bu yüzleşme aslında genel sisteme giren virüs muamelesi görmedir; doğaldır. Çünkü onlar ‘marka’ eğitim sistemine katılmadıkları, fason bilgi üretimine yanaşmadıkları ve kapitalist toplumsal hayata yarayışlı eleman katkısı sağlamadıkları için virüs muamelesi gördüler.

Batıda olduğu gibi ülkemizde de dini eğitim tekeli/marka bilgi üretimi bize has kısmıyla Kur’an kursları, imam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri ve diyanet teşkilatı aracılığıyla yapılmaktadır.

Buraya kadar doğal çünkü bu merkezlerin finansını devlet sağlıyor, müfredatı milli eğitim kurumuyla denetliyor. Dolayısıyla buralardan imal edilen ürünler piyasa ve pazarın ihtiyacını karşılıyor.

Buna rağmen toplum içinde farklı ideolojik ve kültürel küçük ve özel gruplar var; bunlar özel eğitimlerini ve ilişkilerini yaşatmak için direniyor. İçlerinde dergi gazete çıkartanları dahil sivil toplum biçiminde bir araya gelip Kur’an çalışmaları yapan yüzlerce özel gruplarda var.

Bu özel gruplara bir şekilde tahammül edildiği, onlara virüs muamelesi yapılmadığı gözleniyorken Venhar Kur’an evinin müdavimlerine neden özel muamele yapılıyor? Demokrasiden, özgürlüklerden, ifade ve örgütlenme haklarından falan bahsediyor değiliz; buradaki nüansı anlamak icap eder.

Bize göre Venhar’ın fason üretici olmayı kabul etmemesi, kendi olarak var kalmaya ve genel toplumsal siyasal hayatta özel ilişkilerini korumaya direnme çabası esas alınmıştır.

Ortadoğuya has toplumsal ve siyasal yapılarda devlet hep tek örgüt olarak varolmuş, diğerleri resmi ilişkiler statüsüne göre muamele görmüştür.

Anlayana diyelim..

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir