Hayata Dair

Hayata Dair

1: Kur’an bir hayat kitabıdır; nakli bilgi/ilim olarak verili hakikattir dolayısıyla kendince reel gerçeklik olarak sosyal ve siyasi hayatı düzenler; aleme nizam vermek için gönderilmiştir.

Bu kocaman lafları anlamak için hayat deneni kavramak lazımdır. Hayat derken neden bahsediyoruz, modern çağda parçalanmış bir hayat yaşandığına göre hangi hayatı anlayacağız? Nihayet nizamat vermek yahut düzenlemek ne ifade eder?

Malum, esas olarak kabaca 3 çeşit hayat vardır.

2: Bi hayat var ki kimsenin inkar edemediği hayat; Doğum ile ölüm arası süreçte yaşanan, fiziki ve maddi reel gerçeklik olarak etkileyen, içinde kültürlendiğimiz ve şekillendiğimiz, kişisel bazda tavırlar aldığımız ve toplumsal bazda münasebetler kurduğumuz, yiyip içtiğimiz ve ürediğimiz, diğerleriyle ilişkiler kurduğumuz, sevinip üzüldüğümüz.. hayat;

kişisel-ailevi-komuşuluk-mesleki-siyasi-iktisadi-edebi alanlarda fiziki ve maddi gerçeklik olan hayat..

Bi hayat var ki yaşanmayan, sosyal siyasi iktisadi münasebetlerin dışında kalan; soyut, afaki, düşünsel, zihinsel, moral ile irtibatlı manevi olan hayat; metafizik hayat. Fizik ötesi, maddi olmayan, reel gerçekliğin dışında olan hayat..

Bu iki hayat, herkesin bizzat yaşadığı, hissettiği, temas ettiği, algıladığı, tepki verdiği, karar aldığı, sevinip üzüldüğü.. hayattır.

Üçüncü bi hayat daha var ki bu hayat, ahiret hayatıdır. Bu hayatı insanlar arasından sadece iman edenler kabul eder. Maddi olmadığı, görünür kılınmadığı, fiziki ve manevi olanın dışında kaldığı için diğerleri reddeder. Ahiret hayatı, başlangıcı ve bitişi olan dünya hayatı gibi değildir, dünyadaki hayatın bitişiyle başlayacak olan başka bir hayattır; ebedi olan..

3: Kur’an, kendinden önceki kitaplarda sahih olanları tasdik edip tekrarladığı için insanoğlunun eldeki tek ilahi kitaptır; Mümin ve Müslim olmanın ve dahi muhsinleşmenin yegane kaynağı olarak korunmaya alınmıştır.

Bunun nasıl olması gerektiğini peygamberler ve salihlerle örnekleyen, şahitlendiren, modelleri gösteren ve bunların yolunun takibini isteyen kaynaktır. Dolayısıyla;

Sapkınlıktan ve gazaba uğramaktan alıkoyan, bunu sapkınların ve gazaba uğrayanların yolunu göstererek, tarihsel yaşantılarından örneklerle açıklayarak yapan kaynaktır.

4: Kur’an, Ademin oğlu ve kızlarını maddi dünya hayatı ile ahiret hayatını tevhid ederek birleştirmeye çağırır; şirk temelli parçalanmış dünya-ahiret ayrımına dayalı bir hayat anlayışı ve yaşantısını reddetmeyi şart kılar.

Kur’an’ın çağrısına kulak verenler, onun ayetlerini işitip itaat edenler, iman ettim diyen insanlardır. Kur’an, bu insanların enfusi dediği iç dünyasını (kalbini-zihnini-düşüncesini) düzenlediği gibi,

Afaki dediği dış dünyasını (fizik dünyadaki halini-tutumunu-değerlerini-diğer varlıklarla münasebetlerini) de düzenliyor.. İki hayatı ahiretle irtibatlandırıyor.

Dolayısıyla Kur’an, mümin olanları müslim ve muhsin yapıyor. Ayırım yapmadan bütün hayatlarını birleştiriyor ve düzenliyor. Dolayısıyla hayata nizamat veriyor.

Şu halde Kur’an bir hayat kitabıdır dediğimizde bütün hayatları bir ve bütün olarak, birbirinin devamı olarak kabul edip bütünleştiriyor, tevhid ediyor.

Hayatın tevhid edilmesi aynı zamanda, modern çağda parçalanmış, dinden özerk kılınmış siyasi-iktisadi-mesleki, sanat vs hayatları da tevhid eder. Bunlar, kendi içinde bağımsız, kendi kurallarıyla işleyen şirk temelli özerk hayatlar olmaktan çıkartılır.

5: Tevhid, İbrahim peygamberde örneklendirildiği gibi küfür ve şirk unsurlarından, bidat ve hurafelerden kurtarılmış “hanif iman” demektir.

Hanif iman, küfür ve şirk unsurlarından arındırılmış saf imandır, tevhidin kendisidir. Dünya hayatı ile ahiret hayatını birbirinden kopartanlardan ayrışmaktır. Ve İbrahimin milleti/dini olarak ayrıca şekillenmektir.

Dolayısıyla fiziki ve maddi dünya hayatında her ne varsa, her ne oluyorsa, her ne yapılıyorsa, gerek ferdi gerekse toplumsal olarak tümünü, heva ve hevese göre düzenlemek ve yaşamaktan vazgeçmek, peygamberlerin ve salihlerin yolunu takip etmektir. Akla, bilime, tecrübeye vs dayalı kuralları İslama göre ayıklayıp yeniden düzenlemektir.

6: Bu izahın günümüzde karşılığı nedir?

Çağımızda din, teolojik kavrayışla metafizik bir hayata aittir. Tanrısal kökenli ilahiyat bilgisidir. Düşünsel ve zihinseldir. Soyut, ruhani, manevi, vicdani alanın, duanın ve ahlakın konusudur. Bu konularla ilgili uzmanlık bilgisidir. Sadece ahiret hayatında geçerli olacak bireysel bir inanış, kişisel bir tercihtir. Şahsa özeldir.

Dolayısıyla reel, fiziki, maddi hayatta dine yer yoktur. Reel fiziki hayat siyaset, iktisat, ticaret, sanat, meslek, komşuluk, aile, kariyer vs olduğuna göre, Allah, bu hayatlarda yoktur.

Bu ifadelerin günümüz dünyasında sosyal reel gerçekliği kapitalizmdir, laikliktir, ulusçuluktur, demokrasidir, insan haklarıdır, bireyselliktir.. Bu somut gerçekliğin dayandığı soyut hakikat, akıldır, felsefedir, bilimdir..

Bu hayatın referans olarak bağlantısı kurulmak istenirse, hayatları böylesine parçalayan, varlık anlayışını böylesine tanımlayan düalizm inancıdır; Hıristiyanlıktır..

7: Başa dönüp soralım o zaman; Kur’an, hangi hayatın kitabıdır? Hangi hayatı düzenler? Günümüzde parçalanmış, her parçasının ayrı kuralları olduğuna, o kuralları koyan ayrı ilahlar olduğuna göre, İslam ile bu hayatın teması , karşılaşması nasıl olacaktır?

Nihilist, teist, deist, ateist dindarın dinleri kendilerinin olsun; bizi ilgilendirmiyor. Dinlerini metafizik konusu ve ilahiyat alanı olarak ihtisaslaştıranların dinleri de ilgilendirmiyor.

Dolayısıyla fizik hayatı laikliğe, kapitalizme, demokrasiye, evrensel insan haklarına, bireyselliğe ve özgürlüğe teslim edenlerin dini de ilgilendirmiyor.

Bizi ilgilendiren, Kur’an okuyanların yaşadıkları, içinde bulundukları sosyal reel gerçeklik olan fiziki hayatı nasıl anladıkları ve bu hayat içinde nasıl tavır aldıklarıdır. Bunlara bir hatırlatmadır diyelim.

Bu Yazıyı Paylaş

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir