Karar Alma Süreci Ve Sorumluluğu
Toplumun tüm üyelerini ilgilendirecek bir karar alma meselesi siyasi bir meseledir. Siyasal olansa ideolojik/dini bir meseledir.
Liberalizmin, demokrasinin, sosyalizmin, faşizmin, İslamcılığın kendine has siyaset kuramı var, dolayısıyla politik uygulamaları da kendine hastır. Karar alma süreçleri ve biçimleri de farklıdır. Neyse..
Demokrasilerde çok farklı karar merkezleri ve süreçleri var. Başkanlık sisteminde farklı parlamenter sistemde farklı uygulama olması bu sebepledir. Neyse..
Türkiye kendine has bir başkanlık sistemine geçti. Bunun demokratik katılımcı bir karar alma biçimine uygun yahut aykırı olup olmadığı bahsi diğer. Neyse..
Madem toplumun tümünü ilgilendiren karar alma sorumluluğu tek merkezde hatta şahısta birleşti, bu biçim ahaliden onay aldı, o halde çok şeyi devlet sırrı yapmadan açık açık fikir beyanı, eleştiri, karşı çıkış, doğrusunu gösterme bilenlerin, eşrafın, entellektüellerin omuzuna yüklenmiş bir yüktür.
Politikacının asabiyesi, hırsı, telaşı, eksikliği, yönlendirilmesi, lobilerin tesirinde kalması vs elbette yaygın bir şeydir ama her kararı ona bırakmakta bilenler için ağır bir sorumluluktur. Aynı gemide yolculuk böyle bir şey olsa gerek!
Farklı düşünenlerin sesleri kısılıp avadanlıkların sesi gürleşse de bu sorumluluktan geri adım atılmamalı.
Politikacıya gelince, tarihsel tecrübe aklın üreteceği bilgiden değerlidir demişler, o halde, bir karar verirken duymak istediklerinizden çok sizi rahatsız edecek olsa da duymak istemediklerinizi de dinleyin. İlki, hoşunuza gitse de yanlışı tasdik ettirir, sizi ilahlaştırır, ikincisi, kararınızı gözden geçirtir, kıyaslayarak doğruyu görmenize yarar sağlar.
Alacağınız karar toplumun tüm üyelerini ilgilendiriyorsa her şeyi devlet sırrı yapmayın, yönetim sanatını bilen danışmanlarınız, sizi her seferinde tasdik etmeyen dostlarınız olsun. Ve bu dostlarınızı memurlarınız dışından seçin.
Türkiye kendine has bir başkanlık sistemine geçti. Bunun demokratik katılımcı bir karar alma biçimine uygun yahut aykırı olup olmadığı bahsi diğer. Neyse..
Madem toplumun tümünü ilgilendiren karar alma sorumluluğu tek merkezde hatta şahısta birleşti, bu biçim ahaliden onay aldı, o halde çok şeyi devlet sırrı yapmadan açık açık fikir beyanı, eleştiri, karşı çıkış, doğrusunu gösterme bilenlerin, eşrafın, entellektüellerin omuzuna yüklenmiş bir yüktür.
Politikacının asabiyesi, hırsı, telaşı, eksikliği, yönlendirilmesi, lobilerin tesirinde kalması vs elbette yaygın bir şeydir ama her kararı ona bırakmakta bilenler için ağır bir sorumluluktur. Aynı gemide yolculuk böyle bir şey olsa gerek!
Farklı düşünenlerin sesleri kısılıp avadanlıkların sesi gürleşse de bu sorumluluktan geri adım atılmamalı.
Politikacıya gelince, tarihsel tecrübe aklın üreteceği bilgiden değerlidir demişler, o halde, bir karar verirken duymak istediklerinizden çok sizi rahatsız edecek olsa da duymak istemediklerinizi de dinleyin. İlki, hoşunuza gitse de yanlışı tasdik ettirir, sizi ilahlaştırır, ikincisi, kararınızı gözden geçirtir, kıyaslayarak doğruyu görmenize yarar sağlar.
Alacağınız karar toplumun tüm üyelerini ilgilendiriyorsa her şeyi devlet sırrı yapmayın, yönetim sanatını bilen danışmanlarınız, sizi her seferinde tasdik etmeyen dostlarınız olsun. Ve bu dostlarınızı memurlarınız dışından seçin.