Modern Devlet-Demokrasi Ve 1921 Türkiyesi

Modern Devlet-Demokrasi Ve 1921 Türkiyesi

1.Bir Gariptir Modern Devlet
Modern devlet, yapısal olarak kurumsal ve soyut haliyle, kendini yönetenlerin dışında ve ötesinde kutsaldır, ezelidir. Yasa yapma iktidarı (yasama) ve uygulama gücünü (yürütme) tekeline aldı, hükümranlığın iki unsurunu da kendinde birleştirdi. Meşruiyeti, seçimlerle iradesini ortaya koyan halk çoğunluğunun onayına bağladı.
Dolayısıyla yasama yetkisi tanrısal olmaktan çıkartıldı, dünyevileşti, insanileşti. Yani yasa yapma yetkisi, seçilmiş vekillere ait kılındı. Vekillerin yasa yapma yetkisi, seçimler dolayısıyla halka onaylatıldığı yahut halktan bu konuda yetki alındığı için meşruiyet doğal olarak bireyselleşti.
Bu duruma göre günümüz devlet tiplerinde din temelli bir ahlaktan, yasamadan, kurallardan ve adaletten bahsedilemez. Onun yerine seküler temelli yasamanın belirlediği toplumsal hayatın düzenlendiği ‘iyi-kötü, yasak-serbest’ kurallardan, sınırlamalardan bahsedilir. Modern insanın (dindarı ateisti) tercihi bu yönde şekillendi.
Bu tür modern devletin istikrarına ve bekasına biat eden halk ‘merkez’ sayıldı, halk ideolojik olarak merkez sağ ve sol diye ikiye ayrılıp tüm farklılıklar gönüllü olarak (sosyal sözleşme) içeri alındı. Buna karşılık halktan başka bir tür devlet tipi talep edecek olanlarsa otomatikman dışlandı, marjinal sayıldı ve kötülendi.
2. Demokrasi Denen Şey
Klasik tarihte kana ve soya dayalı hanedanlık ve monarşi yönetimi yerini, modern tarihte “demos’un/halkın kendi seçtiği temsilcileri eliyle kendini yönettiği rejim” olarak nitelenen demokrasiye bıraktı. Dolayısıyla “devlet, kralın mülkü değil halkın mülkü oldu, insanlar kul değil özgür yurttaşlar sayıldı.” Hakikat böyle midir?
Demokrasilerde siyaset hem partilerle yürütülüyor, hem de pahalı bir iştir. Parti yetkililerinin ‘tayin ettiği’, istikbali ‘liderin taktirine bağlı’ adaylar halkı/demosu temsilen yasama ve yürütme üyesi mi olur, dünya sisteminde geçerli sermaye gruplarının ve güç odaklarının çıkarlarını kollayan politika mı yürütür?
Demokratik parlamenter sistemde siyaseti partili ve masraflı bir meşgale yap, seçimden seçime ‘parti liderlerinin işaret buyurduğu adayları’ seçmek zorunda kal, buna da halk iradesi tecelli etti de! Yahut bas parayı Amerika’ya senatör yahut Başkan ol, buna da özgürlükçü demokrasi de, aman ne güzel!
Adını doğru koyalım şunun, klasik dönemde kana ve soya dayalı aşiretçilik modern çağda ‘paraya’ ve ‘partiye’ dayalı aşiretçiliğe dönüşmüştür.
Şu soruyu sorup ‘kral çıplak’ diyelim mi: Demokrasi oyununda halk, ‘işaret buyurulanları’ değil de kendi istediklerini seçebilir mi seçemez mi, yahut ‘seçtiğini sandığı’ vekillerin yakasına yapışıp hesap sorabilir mi soramaz mı?
Şu insanoğlu kendini aldatmayı ne çok seviyor!
3. 1921 Türkiye’sinde Ne Olduydu
1921 teşkilatı esasiye kanunu, yani devletin teşkilatlanması kanunu, yahut anayasası 1. Madde: Devletin idare şekli, cumhuriyet, 2. Madde: devletin dini ‘dini İslam’dır. Bu meclis birinci meclistir. Cumhuriyet o zaman kurulmuş, devlet bu şartlarda teşkilatlanmıştı.
“Teşkilatı esasiye” kanununa göre mebusları, gönderildikleri belde ahalisi tensip ederdi. Bakanlar, meclisten seçilir, meclise hesap verirdi. Meclisi, mebusların seçtiği meclis başkanı yönetirdi. O zaman cumhurbaşkanlığı diye meclisten ayrı bir makam yoktu.
Sonra ne mi oldu? Cumhuriyete bir haller oldu. Bir sürü başka şeylerde oldu. Peki bu işler oldu bitti mi? Cumhuriyetin ilk haliyle, başına bir sürü hallerin geldiği 1923 sonrası hali arasındakilerin bir hesabı kitabı yok mu? Var diyeceklere rahmet okuyacak günlere eriştik, buna da ‘şükür!’
 
 
 
 
 
 

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir