%99 MÜSLÜMAN YALANI

%99 MÜSLÜMAN YALANI

1.Post-modernizm kitlelerin takkesini düşürüp kelliği gösterince bu büyük yalan ortaya çıktı çok şükür. Zaten değildi, olması mümkün ve gerekli de değildi. Fakat on yıllar boyu beyinler yıkandı gözler boyandı bu yalanla. Niye? İşin sırrı olmalı değil mi?
2.Anlamaya çalışalım: 
Hıristiyanlardan siyaset yapma biçimiyle hukuk ve ekonomi sistemini, Yahudilerden mali finans düzenini, Batılılardan aile-komşu-giyim kuşam-sosyal hayat-sanat- mimari vs transfer edip taklit et. Yasa yapma ve uygulama yetki ve tekelini bir elinde ‘asa’ diğer elinde ‘kılıç’ tutan Leviathan’a ver. Sonra %99 yalanını sürdür!
3.Peki neden bu yalan hep vizyonda tutuldu? Doğumu 1980, gençliği 90’lar, olgunluğu 2000’ler diyelim Post-modern döneme kadar, neden endişe ediliyor, neden korkuluyordu?
Post modernizm gerçeği yüzümüze çarpıtı ya, aptal duruma düşmeyelim ama bu defa yeni versiyon yalanların islam damgasıyla vizyona sokulduğunu da bilelim. Yenileri daha başka fonksiyon icra ediyor. Kur’an hem hadis markalı olarak vizyonda tutulan, sürümü yapılan, AVM’ler, kafeler, kitle iletişim araçları ve okullarla bütün ‘sinemalarda gösterime sunulan” yalanlar başka yönlendirmeler yapıyor.
Her daim bir postmodern ‘yiğit’ çıkacakta gerçeği herkesin suratına çarpacak değil” ya! “Papaz her öğünde pilav yemez!” ya!Çünkü modernin postu da ölüm döşeğine düştü. O halde iş başa düşmeli.
4.Kendinize çok değil beş temel esas, hüküm yahut kavram belirleyelim, bunlar Müslümanlığın olmazsa olmazları olsun. Yani bizi Müslüman kılacak beş şey. Sonra, menşei Kur’an ve hadis olsa da kulaklarımıza fısıldanan, sıkça söylenen, ısrarla tekrarlanıp yaygınlaştırılan ‘kıymetli’ sözleri, ‘büyük’ lafları, o beş esasa vuralım. Vuralım ki saptırmayı görelim.
Unutmayalım: Bize Nutuktan, 9 Işıktan, manifestodan, sosyal sözleşmeden nakletmeyecekler!
Bu beş esas bizin içtihadımız, yorumumuz olmasın. Kimsenin aksini söyleyemeyeceği beş temel esas olsun. Olsun ki yeni versiyon yalanları ve elbette yalancıları bunlarla teşhis etmekte zorlanmayalım, bir daha aldanmayalım.
5.Unutmayalım ve hep hatırlayalım: “En büyük yalan, en büyük yalancıya söyletilir.” Demek ki yalanın yayılması ve tutması için ilk kural, önce yalancılar peydahlanacak, onların önleri açılacak, şöhret edilecek, sonra bunlara istenilen yalanlar söyletilecek. O istemese de!
6.Gafiller mi? Zaten ne geliyorsa başa, hainler kadar gaflete düşerek yalanları taşıyan, dünya malına meyleden bu gafillerden geliyor. Bırakalım onları kendi hallerine, ciddiye almayalım. Allah’ın vahiy ve akıl ayetini sadece menfaatlerine kullanmayı seviyorlar.
Peki ne yapalım? Tövbeye çağıralım. Sadece tövbeye. Ki haklı olduklarını düşünmesinler. O vakit akılları başlarına gelebilir. Bel ki. Yani, kurtarıcılığa soyunmayalım, haddi aşmayalım. Unutmayalım ki ‘kurtulan kendisi için kurtulur.’
7.Kendimize gelince: Düne kadar kökümüzü kazıyan, bir daha yeryüzüne çıkmayalım diye toprağın tii dibine gömenler, post-modern devrede ne oldu da, önümüzü açtı, meşru saydı, siz de buyrun dediler? Onlar mı değişti biz mi? Onlar bu işi 400 yıldır yapıyor, tecrübeliler. Devşirme konusunda, yalan üretme sanatında üstlerine yoktur. O halde biz endişe edilecek, korkulacak durumdan çıktık, öyle ya!
Allah bizi bağışlasın. Biz de gaflete düşenlerden olduk demek ki!
8.İyi hoşta dostum bu yalan da ne, çok mu önemli? Hem de nasıl.
Önce demeli ki yalan var, yalan var. Saptıranı var, hazırlayanı var. Anası var danası var yani. Peki anasını nasıl ayıracağız diğerlerinden? Sanırım her şeyi açıklayıcı en doğru soru bu?
Kendimden bir şey katmadan diyebilirim ki, hani beş esas diyorduk ya, onlardan birisi olsun:
Bütün insanlar, gelmiş geçmiş, şimdikiler ve gelecek olanlar dahil tümü, en başta iki kategoriye ayrılır:
Allah’ın sözünü tasdik edip buna göre kendilerini düzeltenler… Allah’ın sözünü zamana ve şartlara göre eksik bulanlar, onda çelişki görenler ve kendilerince tamamlayanlar.
Esası itibarıyla doğru ve yalanın, doğrucu ve yalancının belli olduğu ilk ve tek temel ölçü budur. Gerisi detaylarda, küçük doğrular ve yalanlarda gizlidir. Detaylar asla bağlı, asıllar detayları doğrulatır.
9.Hadi o zaman esas olan biriyle kendimizi test edelim:
Allah diyor ki ‘yalancılara, kafirlere itaat etmeyin’, yani bunların yalanlarına uymayın. Kur’an’ı okuduğumuzda ondan istifade edip kendimizi düzeltiyor muyuz yoksa ‘kafirleri dost edinip’ yalanlayanlar kervanına mı katılıyoruz? Cevabı herkes kendine versin.
10.İyi de sen ne diyorsun ahbap? O halde ey dost, dinle acizden:
Ezan var ya ezan, hani Müslümanları bu dünyada ‘bir şeye çağıran’, Müslümanım diyenlere her Allah’ın günü tek doğru olan sözleri hatırlatan. Ne güzel demişti Akif’imiz ezan için,  ‘o ezanlar ki şahadetleri dinin temeli.’ Her sözünde tek hak olana şahitlik ediyor, tek kurtuluşu yolunu duyuruyor. Hem vallahi hem billahi. Sizce de öyle değil mi?
Aksini söyleyecek birinin çıkacağını sanmıyorum. Hatırlar mısınız, daha doğduğumuzda kulaklarımıza fısıldanmıştı bu sözler. Öyleyse, yukarda söylediğim beş esas vardı ya, isterseniz onları ezandan çıkartın. Beşi, baştacı edin. Kazançlı çıkmak isteyen varsa en sahih yol bu. Bunu yapanın gönlü kaymaz, ayakları sabit kalır.
Aksi halde ‘yalan dünyanın yalancılarından’ nasıl korunacağız? Unutmayalım, şeytan bizim sağımızdan da yaklaşıp fısıldayacak. Niye? Yeniden dirilişte kitabı sağdan verilenlerin sayısını azaltmak için. Onun işi bu, ona kızıp kendimizi aldatmayalım.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir