Dindarlığa bak!

Dindarlığa bak!

Yılbaşı geliyor ya Hıristiyanlar Noel, Chrıstmas, yeni yıl kutlaması yapacaklar. Fashing’ler düzenleyip eğlenecekler, içkiler, uyuşturucular içip gündüzler ve geceler boyu coşacaklar.

Batılı, Avrupalı işçi sınıfı, kapitalizmin her anını kuşattığı, kanını ve iliğini sömürdüğü köleler, koca yıl boyunca bir makina parçası gibi çalışıp durdu. Yeni yıl diye önüne sürülen dini bayramlarını kutlayacak şimdi. Tatil moduna girecek, her şeyi unutmak için içip içip sarhoş olacak. Cinsiyeti karıştıracak.
Üç kuruşluk birikintisini kapitalizmin ürünlerine harcayacak, elde edebileceği tek iktidar hissi olan tüketimle haz alacak… Kapitalist üst sınıf bunların arasına karışmayacak tabii, onlar başka yerlerde başka şekillerde kutlayacaklar noeli…
Bizim dindarlar laf ola beri gele Batıya karşı ya, Emperyalist Batının dini Hıristiyanlığa da karşı ve düşman ya! Ne yapacak, dindarlığını yılbaşı kutlamasına karşı çıkarak gösterecek. Kutlamalar tüm dünyanın gözüne batırılarak yapıldığı için adetten sayıldı bu tepki. Muhakkak gösterilecek. Sembolik olarak domuz etine karşı da aynı hassas tavrın gösterildiği gibi.
Bu tarz dindarlık iyi hoşta her nedense özellikle yılbaşında fazlasıyla coşuyor. Noelde içip içip eğlenen gavurlara küfrettmek dindarlık alameti olacak, bir çeşit rahatlama terapisi yapılacak dolayısıyla. Domuza küfretmek de dindarlık alameti ya! Niye? Çünkü domuz eti yiyenler ve yılbaşı kutlayanlar hem Batılı, hem gavur, hem emperyalist ve hem de Hıristiyan da onun için!..
Peki o zaman, aynı Batılılar, aynı emperyalistler, aynı Hıristiyanlar şu gavurlukları da yapıyorlar, biz de onları aynen taklit ediyor, onları takip ediyoruz, bunlara neden karşı değiliz:
“Plazalar dikmek, collezıum tarzı stadyumlar yapmak… Milyonlarca işçiyi, emekliyi, köylüyü, küçük esnafı asgari ücrete talime mahkum ederken bir sporcuya, bir sanatçıya, bir soytarı müteahhide milyonlarca dolarlar ‘kazandırmak’… Dini renge boyanmış kâr paylı finans oyunları tezgahlayıp ahaliyi sonuna kadar ütmek… Borsa, faiz, kâğıt ve kur oyunlarıyla halkın birikimini, emeğini, ülkeye ait Allah vergisi stratejik kaynakları ve varlıkları çalmak… Adı milli olan ve 17 çeşidi geçtiği söylenen piyango-at yarışı-iddia vs tarzı kumar oyunlarıyla yoksulların, çaresizlerin son kalan umutlarını sömürmek… Sayıları 30 milyonu geçtiği söylenen ve devlet desteğiyle beslenen yoksul insanlar üretmek… Kentsel dönüşümle mahalleleri bitirip halkı sınıflandırmak, zengin sınıfa korunaklı siteler dikerken gariban sınıfa Toki aracılığıyla mezarlık tipi apartmanlar kakalamak…“
Yılbaşı gavur işi de bunlar Müslüman işi mi? Gavurlar haram olduğu halde domuz eti yiyorda, Müslümanların bu yedikleri helal mi?..
Memlekette adalet kelimesini sıkça kullananlara, devletin dini adalettir deyip adillikten bahsedenlere sormalı, ne adaleti bu? Hangi showun bir parçası olunduğunun farkında mı değiliz? Milletin elinde kalan tek sermaye adalettir, bari bunu olsun showa dönüştürmeyelim, hesabını veremeyiz!
Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir