Kudüs Üzerine!

Kudüs Üzerine!

1.Amerika’da gerçekleşen 11 Eylül 2001 saldırısından bir iki yıl sonraydı. Hollanda’nın Amsterdam kentinde bir arkadaşın evinde çay içiyorduk. Karşı dairede oturan, ikinci evliliğini Müslüman bir bayanla yapmış, kendisi de ‘Müslüman’ olmuş Hollandalı emekli bir tarih öğretmenin arkadaşın çocuklarına ders verdiği söylendi.
Adamla sohbet etmek için çaya davet ettik, o da geldi. Adam tarihçiydi ya, oradan buradan sohbet ederken bir ara Hollanda’daki okullarda ‘dünya tarihi’ olarak okuttukları ders kitabını merak ettiğimi söylediğimde, getirdiler. Bir ansiklopedi cildi hacminde bir kitaptı.
Dilini anlamasam da kitabı karıştırırken koca kitabın içinde Osmanlı ile ilgili yarım sayfalık bir bölüm gözüme çarptı, sordum, hepsi o kadarmış. Bölümün yarısı da sultan Fatih’in o meşhur resmi ile doldurulmuştu.
Hocaya, dünya tarihi deyince uzun süren İmparatorlukların sayılı olduğunu, Osmanlının onlardan biri olduğu için kitapta çok daha fazla yeri olması gerekirken neden bu kadar kısa değinildiğini sorduğumda bana, Fatih’in resmini göstererek “o bir hırsız” dedi. Ortalık bir anda sessizliğe bürünmüştü ki ona ‘niye öyle düşündüğünü’ sorduğumda ‘İstanbul’u bizden çaldı’ cevabını verdi. Bizden kastı Avrupalılıktı.
Kendisine “İstanbul savaşarak alındı, fetihlerde fatihler kazanır, ortada bir hırsızlık yok. Üstelik aradan yüzlerce yıl geçmiş. Flamanların Hindistan’ı ve alt kıtayı yüzlerce yıl soyduklarını dolayısıyla asıl hırsızın kendileri olduğunu” söylediğimde adamın yüz hatları değişti.
Kaldı ki “analarından özgür bir insan olarak doğan yüzbinlerce Afrikalıları köle olarak satın alıp Amerika’ya ve Avrupa’ya gemilerle taşıyıp satmak gibi bir caniliği atalarının başarıyla yaptıklarını, bu işten çok para kazandıklarını, şimdiki servetlerinde o masumların kanı olduğun, buna ne diyeceğini” sormaya fırsat kalmadı adam çayını yarım bıraktı, sinirli bir halde ayağa kalktı ve gitti.
2.Birinci dünya savaşı yıllarıydı. İngiliz ve Fransızlara karşı Osmanlı ile Almanya müttefik olduğu için Osmanlı ordusuyla Alman ordusu aynı cephede birlikte savaşıyordu.
1917’de İttihatçılar Filistin’i terk edip İngilizlere teslim etmişti. Haber diğer cephelere ulaştığında Osmanlı ordusuyla birlikte olan Alman ordusu sevinç çığlıkları atmış, şenlikler yapmıştı. Sebep, Hollandalı tarihçi hocayla aynıydı aslında.
Hıristiyan birliğinin Kudüs’ü Müslümanların elinden almak için gerçekleştirdikleri 1189-1192’deki III.cü Haçlı seferine Alman Kralı Friederich Barbarossa, Fransa Kralı Philippe Auguste ve İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard ile birlikte katılmıştı. Halifeliğin koruyucusu Memlüklü sultanının meşhur komutanı Selahattin Eyyubi o orduyu bozguna uğratmış, kafirleri Kudüs’ten defetmişti.
15.Yüzyılda Alman imparatoru Şarlken (Kutsal Roma-Germen İmparatoru V.Karl), Osmanlı karşısında sürekli direnişe geçse de en çok mağlubiyet alan meşhur komutandı… Alman ordusunun hafızasında bunlar da var olmalıydı…
Birinci dünya savaşında güya aynı cephede, güya aynı düşmana karşı bizi birlik yapıp savaşa sokan Alman dostları ittihatçılardı. Çanakkale savaşında yüzbinlerce gencimizi şahadete sürükleyen, o savaşta baş komutanlık yapan Alman mareşal Otto Limon Van Sanders’ti…
Kudüs 1917’de İngilizlere teslim edilince sevinç naraları atan müttefikimiz Alam ordusunun neden sevindiğini unutmayalım. Batılılar kendi çıkarları için birbirleriyle kıyasıya savaşa tutuşsalar, dünyayı cehenneme çevirseler de, Müslümanlar söz konusu olduğu her zaman birlik oldular, olurlar.
3.Kudüs, sembol bir şehirdir. Allah’ın Peygamberlerinin bir kısmı Kudüs’te doğup büyüdü, oraya hicret edenler oldu. Orada devlet kurdular, hükümranlık ettiler, adaleti ayakta tuttular, kafirlerle savaştılar. Yeryüzünden fesadı kaldırdılar.
İsrail Oğulları, Yakup Peygamberin sülalesidir. Hz. Yakub’un oğullarının içinden tevhid dinini ihya eden, Allah’ın dinini hükümran eden ve yayan salihler de vardı, zalimlik edip fesadı yayan, kafirlerle dostluk kuranlar da vardı. Tıpkı Hz. İbrahim’in nesli gibi. Onun neslinden de tevhid dinini bozup zalimlik ederek fesadı yayanlar da vardı, tevhid dinin ihya edip hükümran eden ve yayan salihler de vardı.
Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed’in kavmi Kureyş, Hz. İbrahim’in soyundandı. Kureyş’ten kafir olanlar kardeşleri Hz. Muhammed’i öldürmek isteyen, yurdundan kovan zalimlerdi. Hz. Muhammed tevhid dinini duyurmaya ve hükümran etmeye başladığında ona düşmanlık ettiler. Allah, Peygamberini ve arkadaşlarını zalim kardeşlerinden kurtardı. Kureyş’ten kafir olanlar sonunda zilletli bir biçimde teslim oldular.
Hz. Yakub’un soyu İsrail Oğulları, kardeşleri Hz. Yusuf’u öldürmek istediler. Yurdundan çıkartıp bir kuyuya attılar. Allah Yusuf’u kurtardı, Mısır’a melik yaptı. İsrail Oğullarından zalimlik edenler de zillet içinde gelip Yusuf’a teslim oldular.
4.Yahudi ırkı, İsrail Oğulları soyundan hanif tevhid dinini terk edip bozan, zulme sapan, küfre düşüp fesadı yayan boydur. Kur’an’da İsra suresinde ve Medeni surelerde sıklıkla bunların aşağılık karakterleri anlatılır.
İsrail Oğullarından salih olanlar Allah’ın dinini yüceltmiş, hükümran etmiş, Kudüs’te devlet olmuşlar, izzet bulmuşlardı. Bunların içinden saptıkları için Yahudileşenler, gücün kibrine kapılmış, azmış, sapmış, yeryüzünde haramları yaymaya başlamış olanlardı.
Salih olanlar bunlara engel olmayınca Allah kafir kulları eliyle Yahudileri cezalandırdı. Devletleri yıkıldı, güçleri yok edildi, parça parça edildiler, zilletli bir halde yeryüzüne sürgüne olarak gönderildiler. Başka devletlerin idaresi altında uzun süre köle olarak yaşadılar. Aşağılandılar, horlandılar.
Yahudilikten, Yahudi gibi davranmaktan tövbe edip pişmanlık duyduklarında Allah onlara tekrar güç ve izzet verdi. Kudüs’e döndüler. Yeniden devlet oldular. Fakat çok sürmedi tekrar eski hallerine döndüler. İçlerinden salih olanlar yine azanlara engel olmadı. Bu defa başka kafir orduları gelip onları tekrar zillete düşürdü. Devletleri yine yıkıldı. Tekrar yeryüzüne sürgüne gönderildiler ve başka devletler içinde köle gibi yaşadılar.
5.Kudüs, Tarih boyunca Hz. Yakub’un soyundan gelen, Hz. İbrahim’in neslinden olan ama muhakkak hanif tevhid inancını ihya edip hükümran kılan ve salih olanların yeri ve yurdu olmuştur. Bütün yeryüzünün olduğu gibi Kudüs’ün de mirası hanif tevhid dinini ihya edenlerindir.
 Her iki Peygamberin neslinden zalim, azgın ve sapkın olanlara Allah yardım etmedi, onları izzetli kılmadı. Çünkü bunlar yeryüzünde fesadı yayan, haramları hükümran edenlerdir. Bunlara haddini bildirmesi gerekenlerse aynı Peygamberlerin neslinden salih olanlardır. Vazife bunlarındır. Salihler bu görevi yerine getirmezlerse Allah, güçlü kıldığı başka kafir kavimler eliyle bu işe müdahale etmektedir.
Çağımızdaki Yahudiler, 1947’de İngiliz kafirlerinin desteği ve ittihatçıların ihmaliyle Kudüs’e el koydular. Kudüs’ü, daha o yıl kurdukları laik, ırkçı ve Siyonist devletlerinin başkenti ilan ettiler. O gün onları devlet olarak tanıyan ülkeler bunun bilincinde olarak tanıdılar.
Türkiye devleti hükümeti, ittihatçıların yaptığı hataya düştü ve ‘mavi Marmara’ davasında Yahudi katillerin affedildiğini, açılan bütün davaların düşürüleceğini onaylayan 2016 yılı Haziran ayında yapılan bir sayfalık yazılı antlaşmanın son maddesindeki “bu anlaşma Kudüs’te ve Ankara’da olmak üzere ikişer nüsha halinde…” maddesini de imzaladı. Anlaşmaya göre Kudüs Ankara gibi başkent olarak tescillenmiş oluyordu.
Hadi orada bir hata, yanılma, atlama oldu diyelim, peki, o antlaşma aynı yılın Ağustos ayında TBMM’inde onaylandı, buna ne diyelim?
İsrail Oğullarıyla ‘Sami dili ve soyu’ olarak nesepten akrabalığı olan bütün Araplar, bu gün Hz. İbrahim’in soyundan gelen sapkın, azgın ve zalim olan idareciler eliyle yönetilmektedir. Çünkü bunlar iktidarlarını Siyonist rejim sayesinde ayakta tutabiliyorlar.
6.Hz. Yakub’un soyundan gelen sapkın, azgın ve zalim Yahudiler, 70 yıldır Filistin’i ‘yönetmektedir.’ Kafir dünya sisteminin Ortadoğu bekçiliğini yapmaktadır. Bu sebeple bölgede dünya düzeninin istikrarını temin etmede önemli rol oynuyorlar.
06.12.2017’de ABD Kudüs’ü başkent olarak tanıdığını ilan etti, Tel Aviv’deki büyük elçiliğini Kudüs’e taşıyacağını bildirdi. Bundan sonrası sökün edebilir.
Onca zulümden sonra şimdi başka bir aşamaya geçecek ve daha büyük bir zulmü tetikleyecek olan bu gelişmeye, hangi devlet yahut hükümet engel olacaktır? İşgalci Siyonist ‘devlete’, başından beri teröristlikleriyle tescilli idarecilerin yönettiği Yahudilere kim haddini bildirecektir? Bu vazife kimindir?
İslam dünyasında başlayacak ve bir süre devam edecek olan İsrail’e ve ABD’ye dönük protestolar ve telinler ahalinin elinden gelen bir şeydir. Bunu hep yapıyorlar zaten. Fakat bu protestolar asıl cezayı kesecek olan kendi hükümetlerine ve devletlerine yönelmezse, yapacakları etkinliklerin hiç bir kıymeti harbiyesi olmayacaktır.
Gerek İsrail için gerek ABD için bu etkinliklerin hiç anlamı yoktur. Umurları bile olmaz. Onlar bilirler ki sokaklara çıkanlar hiç bir yaptırımı olmayan duygusal tepklerini verir, kızgınlıklarını dindirir geçerler.
Onların ciddiye alacakları şey onların dilinden konuşmaktır. Bu dil İslam dünyasındaki devletlerin ve hükümetlerin yaptırıma geçmesidir. Sokağa çıkan ahali bunu bilseydi İsrail’e ve ABD’ye değil kendilerini yöneten hükümet ve devletlerini protesto ederlerdi.
7.Allah Kur’an’da Hz. İbrahim’i insanlığın ‘atası ve lideri’ olarak tanıttı. Daha aralarında son peygamber Hz. Muhammed yaşıyorken ‘O’nda sizin için güzel örneklikler var’ buyurdu.
Hangi millet, imanını bidat, hurafe, şirk ve küfür unsurlarından ayıklar ve İbrahim’in hanif kıldığı tevhid dinine döner bilinmez. Umulur ki Yahudilerin, Hıristiyanların, Budistlerin arasından ‘salih’ kalanlar ayağa kalkar, kendi içlerindeki bu son zulme olsun son verir.
İş ki bu meseleyi Hz. Muhammed’e tabi olduğunu söyleyenlerin devletleri, hükümetleri ayağa kalkıp çözsünler. Çözemeyenler bu fitneden hisselerine düşen vebal ile ahirete gidecektir. Sınanma, Yahudiler kadar Müslüman toplumları yöneten liderlerdedir.
Bu olmadığı zaman Allah’ın takdir ettiği yakın bir zamanda, Allah, kafir devletlerden biri eliyle bu Yahudileri tekrar cezalandırır. Çünkü bu zamandaki Yahudiler tekrar azgınlaştı, zulme saptı ve yer yüzünde haramları yaymaya başladılar. Allah vaadinde durur.
 
 
 
 
 
 

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir