Adamın ‘Hası’

Adamın ‘Hası’

1.Adam kelimesi cinsiyet ayrımı yapmadan Hz. Adem’le bağlantılı, Ademin oğulları ve kızlarıyla ilgili olarak kullanılır. Adamın hası, Adem’e benzeyen, insan olarak yaratılmayı şerefli bir varlık olma derecesi kabul eden, bu hali her şartta muhafaza edip şerefli olarak yaşayan soylu ve asil kişiler için kullanılır.
Adamın hası deyimi, has olmayan adama, adamlıktan çıkan ‘adama’ da işaret eder. Hasın tersi şerefini yitirmişler için kullanılır. Aldatan, çalan, öldüren, haksızlık eden, kötülük yapan, her şartta menfaatini kollayan fırsatçılardır bunlar.
Has olmak nasıl ortaya çıkar, diğerinden nasıl ayrışır o halde?
2.Altın Örneği
Has altın 24 ayardır, içinde başka metal karışımı olmayan saf altın manasına kullanılır. İçine bakır veya gümüş karıştırılarak ayarı düşürülmüş 22-18-14-8 veya 4 ayar altınlarda vardır. Bunlar Reşat, Hamid, cumhuriyet çeyrek, yarım, tüm, ata lirası gibi paralar şeklinde, bilezik, zincir, küpe, kolye, halhal, yüksük vs ziynet takısı olarak kullanılırlar. Bunlarda altındır ama ayarı düşük altındır.
Has altın piyasaya düştüğünde ayarı düşük altınlar olarak kullanımdadır. Kullanımdaki altınlar bir şekilde bozdurulduğunda toplanır, çoğaltılır, ezik kırık hurda haline getirilir, yüksek ateşin üstüne konmuş bir pota içinde eritilirler. Ateş belli bir dereceye ulaştığında altın hariç diğer metaller yanar ve yok olur, geriye saf altın kalır. Çünkü ateş altını yakıp yok etmez. Likit hale gelen bu saf altın yeniden işleme sokulup değişik metallerle karıştırılır, farklı ayarlarda ve şekillerde imal edilip yeniden piyasaya sunulur.
Altın misalinde ateş, insan hayatında her türlü zorluğu, sıkıntıyı, darlığı, yokluğu, can sıkıntısını, korkuyu temsil eder. Ateşe dayananlar yani bu eksikliklere aldırmayanlar, ahlaki zaafa düşmeyip bozulmadan kalanlar, saflaşır, has olurlar. Has olmanın yolu bu ateşle imtihandan geçer.
İnsanlar hayatta her şekilde bu tür ateşlerle imtihan edilirler. Her insan kendi çapında ve gücünde ateşle sınanır. Bu ateş has olanla olmayanı, şerefli kalanla şerefsizliğe kayanı ayırt eder.
Dünya hayatı tek düze bir hayat değildir. Ne hep iyi ve ferah, ne hep kötü ve kederli olarak devam etmez. Bazen öyledir bazen böyledir. İnişli çıkışlıdır. Zorluk ve kolaylıktır. İki zıtlık bir aradadır. Birinden çıkılır diğerine geçilir. Çünkü Allah böyle takdir etmiştir. Dolayısıyla ateşe dayananlar bozulmadan kalır saflaşır, has olur, dayanamayıp bozulanlar yanar gider, kötü adam olur.
Has adam, sağlıklı olduğunda da hastalandığında da, güçlü olduğunda da zayıfladığında da, cüzdanı dolduğunda da boşaldığında da, statü elde ettiğinde de sıradanlaştığında da vs, hep aynı adamdır. Duruma ve şartlara göre değişmez. Çünkü onu adam eden vasıflar elde ettiklerinin kazandırdıkları yada, kaybettiklerinin eksiklikleri değil, kendiliğinden o vasıfları taşıyor olmasındandır. Bu sebeple bulunca azgınlaşmaz, kaybedince isyan etmez.
3.Deniz Üstünde Leş Misali
Dediler ki deniz, leşleri hep suyunun üstünde tutar. İnsanlar baktığında hep leşleri görür. Ne kadar da çokturlar. Suyun üstünde tutulması özenilecek, öyle olması icap edilecek hissi verir.
Yanına yaklaştığında kokusundan duramazsın. Şekli şemali bozuktur. Bir işe yaramadığını da görürsün. Sonra anlarsın ki onlar leştir. İnsanın ‘leşi’ değersizdir. Hiç bir işe yaramaz. O sebeple deniz suyu onları üstte tutar.
Fakat aynı deniz, incileri suyun üstünde değil derinlerde saklar. Onu ilk bakışta göremezsin. Dikkat etmen, sahip olmak için derinlere dalman gerekir. Çünkü inci kıymetlidir. Değerlidir.
4.Misaller ne ifade ediyor?
Altın ve ateş misalinde ateş, günahları, kibri, cimriliği, hırsı, kötülükleri temsil eder. Haramlar, günahlar ve haksızlık cezbedicidir. Hoşa gittiği, keyfe uyduğu, tatlı geldiği için teşvik edicidir. Deniz üstündeki leş misalidir. Uzaktan aldatıcıdır.
Günahlardan vaz geçmek, kötülüklerden sakınmak ateşe dayanmak gibidir. Ateşin yüksekliği bu huylardan ve alışkanlıklardan kurtulmak için sınanmadır. Dayanan, has adamlığa yükselir, şerefini kuşanır. İnci gibi olur, gerdanlarda taşınır.
Denizin su üstünde tuttuğu leş, toplum içinde şerefsizleri temsil eder. Her yerde hep bunlar var sanılır, gözler uzaktan bunlara takılır. Yanına yaklaşsan, elinle dokunsan kokusu, çirkinliği ve görüntüsü çekilir gibi değildir. Çünkü altı üstü leştir.
Oysa inci, nadirdir. Pırıl pırıldır. Albenisi, cazibesi vardır. Hoşa gider. Çünkü kendiliğinden değerlidir. Gerdanlık yapılıp boğazda taşınır. Bileklik yapılıp kolu süsler. Fakat ona sahip olmak zahmet ister. Dikkat ve sabır gerektirir.
 5.O Halde ne?
Has adam olmak yada olmamak, şerefli bir tarzda yaşamak yada yaşamamak, insanın kendi elinde, iradesi dahilindedir. Önüne sunulan, teklif edilen iki yoldan birini tercih etmekle alakalıdır. Tercihi sayesinde ya inci olur yada leş, ya ateşe dayanır has olur yada yanar gider.
İnsan varlığı ya otorite yaptığı aklına inanır ve onu takip eder, ya Allah’tan gelenlere itibar eder aklını salim kılar. Aklı ile dinin ayırıp aklına güvenenler ateşe dayanamayıp bozulanlar ve deniz suyu üstündeki leşler gibidir.
Çünkü bunlar için her yol mübahtır. Menfaatleri neyi gerektiriyorsa onun peşindedir. Kendinden başkasını düşünmezler. Hak, hukuk, adalet, merhamet, paylaşma ve dayanışma bunlara yabancıdır. Bu sebeple hırslıdır. İntikamcı ve kincidir. Fırsatçıdır. Töresi yoktur. Değer tanımazlar. Çünkü altı üstü leştir bunların.
Allah’tan gelenleri tasdik edenler farklıdır. Bunlar aklını Allah’a teslim edenlerdir. İman etmek bunlar için en büyük değerdir. Hiç bir şey karşılığı imanını satmazlar. Açlık, korku, gelecek gibi kaygıları yoktur. Bu sebeple adaletli, merhametli, bağışlayıcı, hak hukuk gözeticidirler.
İman etmek, en başta kalplerde olanı, niyeti ve kendini değiştirmektir. Küfürden, şirkten, günahlardan, kötü huylardan ve alışkanlıklardan vaz geçmektir. Arınmaktır. Arınmak, dışa dönük tutum ve davranışlara, herkes ve her şeyle kurulan münasebetlere yansır. Salih amel dediğimiz hale dönüşür.
Dünya hayatındaki yolculuğumuz Adem atamızla başladı. Şeytan yol arkadaşımız oldu. Adam olmak, Adem gibi olmak, şerefli biçimde yaşamak, has olarak kalmaktır. Ayarı düşürmek, şerefsizliği tercih etmek şeytana uymak, leş gibi olmaktır.
6.Nihayet
İnsanlık yaratıldığından beridir Allah’ın dininin adı İslam’dır. Bütün peygamberler bu dinin elçileri resulleridir. Son gelen kitap Kur’an, son gönderilen peygamber Hz. Muhammed’dir. Artık insanlık bundan sorumludur.
Her kim Kur’anı okuyarak ondan istifade eder, Hz. Muhammed’e benzeyerek kendini düzeltirse Müslüman olur. Allah’ın gönderdiklerini tasdik etmiş, şerefli bir hayatı yaşamış akıbetini hayra çevirmiş olur. Adamın hası buna denir. İnci buna benzer.
Her kim de şeytana uyar, aklını otorite kılar, kafasına göre takılırsa, ayarını düşürmüş, şerefsiz bir hayatı tercih etmiş, akıbetini ateşe teslim etmiş olur. Leş diye de buna denir.
O halde şuna buna bakarak değil, şunu bunu öne sürerek değil kendimize bakacağız. Biz kendimiz ne haldeyiz bunu göreceğiz. Adam olmanın yolu bellidir. Adam olmak isteyenler Adem gibi olanlar, Hz. Muhammed’e uyanlardır. Gerisi lafı güzaftır çünkü sorumluluk şahsidir.

Bu Yazıyı Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir